11 Ekim 2016 Salı

Kitaptan Filme: Devil Wears Prada


Amerikalı yazar Lauren Weisberger'in 2003 yılında yayınlanan ve kısa sürede bestseller olan kitabı. Kitap kurgusal olmakla birlikte, yazar Vogue dergisinde Anna Wintour'ın asistanı olarak çalıştığı zamanlardan esinlenerek oluşturmuş hikayeyi. 

2006 yılında David Frankel yönetmenliğinde çekilen uyarlama filmde Andrea'yı Anne Hathaway, Miranda Priestly'yi ise Meryl Streep canlandırıyor. Ayrıca Emily rolünde Emily Blunt, Nigel rolünde Stanley Tucci ve Christian Thompson rolünde Simon Baker dikkat çeken isimler. 

Ben kitaba İngilizce başlamıştım, daha sonra çevirisini merak edip Altın Kitaplar'dan çıkan Pınar Öcal çevirisiyle devam ettim. Çevirmen, daha önce Nemesis'ten çıkan Kuzuların Sessizliği serisini çevirmiş. Herhangi bir hata dikkatimi çekmedi, temizdi. Yalnız şansınız varsa İngilizcesini tercih edin. Bu hafif snob ve ironik, esprili, bestseller kitap üslubu Türkçeye ne kadar doğru çevrilirse çevrilsin tam oturmuyor.

Kitap kafa boşaltmak için okunacak türden. Yalnız bunun için biraz fazla uzun, yaklaşık 450 sayfa. 430 sayfa kadar psikopat bir direktörle çalışan bir asistanın düştüğü zor durumları ve stresli anları spontane olarak yaşıyoruz. Telefonun çalışıyla biz de panik atak oluyoruz. Deadline'ları yetiştirmesi gereken yerde elinde kahve on dakika telefonda konuştuğu için bizzat biz kanser oluyoruz. Ve ilk sayfasından itibaren çok bariz olan sonunu okumak için 450 sayfa bekliyoruz. Bu açılardan biraz yorucu, film daha keyifli.

Anne Hathaway'i gördüğümde hayalkırıklığına uğradım, oyunculuğunu da çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Abartılı bir şapşallık, aşırı mimikler sinir bozucuydu. Meryl Streep mükemmeldi. Kitaptaki Miranda Priestly'yi okurken aklımda daha genç ve Victoria Beckham'sı bir kadın canlandırmıştım, beyaz saçlı bir kadın görünümü beni ilk başta biraz şaşırttı. Fakat kitaptakinden daha makul ve etkileyici bir karakterle karşılaşınca tüm bu ilk şaşkınlığımı unuttum. Streep, karakterin köşelerini biraz daha yumuşatmış, ama karizmasından ödün vermemiş. Kitaptakinden daha ulaşılabilir bir portre çizmesine rağmen, daha mantıklı bir kadın. Andrea ile aralarındaki ilişki de daha keyifli olmuş filmde. Emily Blunt rolünü çok iyi canlandırmış. Yüzü ve ifadesini dramatik rollere yakıştırırdım, tepeden bakan kıskanç kıdemli asistan rolünün altından da çok iyi kalkmış. Onun çıktığı sahneleri iple çektim. Stanley Tucci her zamanki görünümünü koruyarak her role yakışmayı nasıl başarıyor, bilemiyorum. Siman Baker'ı ilk gördüğümüzde aşırı sarı kaşları ve saçları nedeniyle zor tanısak da Mentalist olduğunu anladığımız an şaşkınlık ve sevinç çığlığını bastık. Yine de itiraf etmeliyim, kitaptaki Christian kadar karizmatik değildi. 

Aradan 10 yıl geçti, dolayısıyla moda algımız da değişti. Filmde çok çarpıcı olduğu vurgulanan kıyafetler ve görünümler artık demode oldu. Meryl Streep haricindeki hiçbir kadın duruşu etkileyici gelmedi. Filme biraz geç kaldım sanırım. 

Boş vaktiniz varsa okunacak ve izlenecek türden bir uyarlama. Keyifli okumalar/seyirler. 

Hiç yorum yok: