15 Aralık 2016 Perşembe

Kitaptan Filme: He's Just Not That Into You

Greg Behrendt ve Liz Tuccillo tarafından yazılıp 2004 yılında yayınlanan, bekar kadınlara yönelik ilişkisel taktikler içeren eğlenceli bir kitap.

Liz TuccilloSex and the City dizisinin senaryo ekibinde yer alan bir yazar. Greg Behrendt de zaman zaman senaryodaki kadın erkek diyaloglarına erkek gözüyle yorumlar yapan bir danışman. Bir gün senaryo ekibindeki kadınlar, ekipten bir arkadaşlarının kısa süre önce tanıştığı, numarasını verdiği bir adam hakkında konuşurlar. Adam kadına karışık mesajlar vermektedir, tüm ekip oturup adamın kadından hoşlanıp hoşlanmadığını analiz ederler. Sonunda adamın ciddi bir ilişkiden korktuğuna, böyle başarılı bir kadını taşıyamayacağını düşündüğü için ürkek davrandığına, buna hazır olmadığına… vs. karar verirler. Tüm bu karmaşık analizler sürerken, Greg müdahale eder ve adamın ondan hoşlanmadığını, hoşlansa mutlaka arayacağını söyler. Greg‘in bu acımasız ancak gerçekçi yorumu üzerine kadınlar ve erkeklerin bakış açıları arasındaki uçurum ortaya çıkar ve Liz ile Greg bunu bir kitaba dökmeye karar verirler. Kitapta Greg‘den kadınlara ilişkilerle ilgili olarak şu taktikler geliyor: 

  1. He’s just not that into you if he’s not asking you out
  2. He’s just not that into you if he’s not calling you
  3. He’s just not that into you if he’s not dating you
  4. He’s just not that into you if he’s not having sex with you
  5. He’s just not that into you if he’s having sex with someone else
  6. He’s just not that into you if he only wants to see you when he’s drunk
  7. He’s just not that into you if he doesn’t want to marry you
  8. He’s just not that into you if he’s breaking up with you
  9. He’s just not that into you if he’s disappeared on you
  10. He’s just not that into you if he’s married
  11. He’s just not that into you if he’s a selfish jerk, a bully, or a really big freak
Çok eğlenceli bir kitap. Özellikle sanırım 20’li yaşlarının başında okunduğunda insana beyninde şimşekler çaktırıyor. Kadınlar, duyduklarını aşırı didiklemeye ve en ufak şeylere kocaman anlamlar yüklemeye daha meyilli. Erkekler ilişki sırasında bunun tam tersi bir tavır sergiliyorlar; olayları alabildiğine düz görüyorlar, kendilerini yormuyorlar, minimum çabayla maksimum sonuç elde etmeye yönelik hareket ediyorlar. Kitap kadınlardaki bu bug’ı çok iyi yakaladığı için çıktığı dönemde epey konuşuldu, beğenildi. Ben de ilk olarak 6-7 sene önce, bir arkadaşımın şiddetli tavsiyesi üzerine kahkahalarla okumuştum.

Beğeneni olduğu kadar, tepkiler de oldu tabi. Kitap bir erkeğin bakış açısıyla kadınlara ilişkisel taktikler veriyor. Kadınları pasif olmaya teşvik ediyor. Her zaman edilgen olması gerektiğini, kendi mutluluğu için çabalarsa kaybedeceğini öğütlüyor. Bu pasifliğe haklı olarak kızan ve tepki veren çok fazla kadın oldu.

Kitabın içinde, okur mektupları kısmında Nikki isimli uydurma bir karakter göreceksiniz. Kadınlara pasif olmayı önerdiği için Greg‘e her seferinde hakaretler ediyor.

Örneğin bir kadın neden ille de evlilik istemek zorunda olsun? Kadın ve erkek evlenmeseler de mutlu olabileceklerini düşünüp hayatlarını birleştiremez mi? Neden kadının içinde her zaman evliliğe dair bir özlem olmalı? Veya ilk adımı neden her zaman erkek atsın? İlişki boyunca tüm seçimleri erkek mi yapacak? Kadın seçip, ilişkiyi başlatıp şekillendiren taraf olamaz mı?

Greg bu gibi sorulara da kendi bakış açısından yanıt veriyor. Sonuçta bir erkek olarak zihinlerinin nasıl çalıştığını tüm şeffaflığıyla açıkladığı için onu suçlayamayız. Tavsiye ettiği davranışlar, bir kadına ilişki sırasında puan kazandıracak davranışlar, pratikte kadınların çok işine yarayacak taktikler veriyor. Teoride erkeklerin bu genetik baskın olma arzusunu elbette desteklemiyoruz. Kadın ve erkeğin eşit olduğu ilişkileri onaylıyoruz.

Bu gibi bir takım soru işaretleri nedeniyle doğruluğuna inanmadığım bazı maddeler oldu. Yine de tüm maddeleri çok eğlenerek okudum. Sonuçta daha iyi bir şeyleri hak ediyorsunuz, neden küçük ilişki kırıntılarıyla yetinesiniz?

Bu keyifli kitabın sinemaya uyarlanması uzun sürmedi. Yayınlandıktan 5 sene sonra, 2009 yılında Ken Kwapis yönetmenliğinde çekilen filmin oyuncu kadrosu şöyle: Ben Affleck, Jennifer Aniston, Drew Barrymore, Jennifer Connelly, Kevin Connolly, Bradley Cooper, Ginnifer Goodwin, Scarlett Johansson, Sasha Alexander ve Justin Long. Yani tamamı ünlü Hollywood oyuncuları.

Filmin IMDB puanı hayli düşük (6,4) olsa da ben beğendim, arkadaşlarınızla izleyebileceğiniz türden çerezlik eğlenceli bir film. Bir romantik komediden isteyeceğiniz her şeyi (yani Bradley Cooper ve Ben Affleck‘i) sunuyor. Yalnız iyi bir uyarlama değil onu söyleyeyim. İlişkileri daha freestyle yorumlamış. Greg‘in izlerken itiraz ettiğinden eminim. Fikri almışlar ve romantik komediye çevirmişler. Mesela kitapta Greg, bir erkek evlenme teklif etmiyorsa kadınla yeterince ilgilenmiyordur diyor. Filmde ise Jannie ve Neil bunun tam tersini ispatlayacak şeyler yaşıyorlar. 

Film versiyonu sanırım Nikki gibileri daha fazla mutlu eder.

Film, 4 ilişki üzerinden Greg‘in taktiklerini inceliyor. 

Gigi and Alex 

Gigi (Ginnifer Goodwin), ilişkilerde erkekten gelen işaretleri sürekli yanlış yorumlayan ve bu nedenle hep kaybeden bir kadın. Filmin başından sonuna kadar kadın erkek ilişkileri hakkında en çok yol kat eden karakter Gigi oluyor, ona taktik veren akıl hocası ise Alex (Justin Long). Kendi bakış açısıyla Gigi‘ye ilişkilerde yaptığı tüm hataları açıklıyor. Filmin en tatlı karakteri bence Alex‘ti, tekrar izleyeceksem Alex için izleyeceğim.

Janine, Ben, and Anna 

Ben (Bradley Cooper) ve Janine (Jennifer Connelly) evli. Yalnız aralarında kuvvetli bir bağ yok, yalnızca aynı evi paylaşıyorlar. Ben, bir gün çekici ve cesur Anna (Scarlett Johansson) ile tanışıyor. Yasak bir arkadaşlık/dostluk ilişkisi sürdürüyorlar. Ben, Janine‘i aldatıyor, bunu itiraf ettiğinde Janine ilk olarak hatayı Ben‘le paylaşıyor ve evliliklerini kurtarmak için çabalaması gerektiğini düşünüyor. Sonra yaptığının salakça olduğunu fark ederek Ben‘den boşanıyor. Ben ve Anna ilişkisi de sürmüyor. Ben bu ilişkide Janine karakterini bir türlü anlayamadım mesela. Ben‘le aralarındaki ilişkiye anlam veremedim, ikisini birbirine yakıştıramadım. Zamanında neyi paylaşmış olabilirler? İkisinin karakterleri çok farklı. Biraz havada kalmış. Eş ve metres arasındaki farkı vurgulamak için Janine‘i fazla karikatürize etmişler bence. Sonunda çekip gitmesine sevindim.

Conor, Anna, and Mary

Bu hikayede işaretleri yanlış yorumlayan kişi bir erkek, Conor (Kevin Connolly). Anna (Scarlett Johansson) kendini boşlukta hissettiğinde Conor‘la takılıyor. Conor ise aşırı beklentiye kapılıyor. Anna tarafından kesin olarak reddedildiğinde büyük bir yükten kurtularak Mary (Drew Barrymore) ile buluşuyor ve tahmin ediyoruz ki mutlu bir ilişkileri oluyor. Film erkeklerin de bazen yanlış yorumlayabileceğini, bunun kadınlara özgü olmadığını söylediği için takdirimi kazandı.

Beth and Neil

7 yıldır beraber olan ama evlenmeyen çift. Beth (Jennifer Aniston) artık evlenmek istediğinde Neil evliliği gereksiz bulduğunu düşündüğü için bunu kabul etmiyor. Beth onu terk ediyor, kendi ayakları üzerinde durmaya başlıyor. Uzun süredir birlikte yaptıkları şeylerin altından tek başına kalkamadığını fark ettiğinde istediğinin aslında evlilik olmadığını, Neil‘la birlikte yaşamak olduğunu fark ediyor ve ilişkilerine kaldıkları yerden devam ediyorlar. Yalnız bu sefer de Neil evlenme teklif ediyor. Sonu biraz gereksiz klişe olmuş, doğru.

Boş vaktiniz varsa, canınız da sıkılıyorsa filmi mutlaka izleyin derim. Kitabı da bir çırpıda bitireceksiniz.

Not: Bu arada film Türkiye’de son derece yaratıcı bir çeviriyle vizyona girdi: Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne AnlarEpsilon Yayınevi‘nden çıkan kitabın başlığı ise pek o kadar başarılı sayılmaz: Ondan Sana Yar Olmaz.

İyi okumalar, iyi seyirler.

Hiç yorum yok: