27 Şubat 2019 Çarşamba

Kitap: Hayır / Adalet Ağaoğlu

1929 Ankara doğumlu yazar Adalet Ağaoğlu'nun 1987 yılında yayınlanan modernist romanıdır. Ölmeye Yatmak (1973), Bir Düğün Gecesi (1976) üçlemesinin son kitabıdır. Protagonist Aysel'in birkaç gününü zaman sıçramaları ve gezici bakış açısıyla anlatır. Gerçek ve hayali öğeler iç içedir. Romanın güncel zamanında geçen her olay Aysel'e geçmişi hatırlatır. Yaşlılık, nostalji, özlem, kayıplar, yalnızlık, sorgulama, ötekilere benzemeye karşı durup kendi yolunu çizmeye çalışma, muhaliflik, antimilitarizm, çelişkiler, tutarsızlıklar, 68 kuşağının travmaları işlenir.

Aysel Dereli, 68 kuşağına mensup, daha önce bir çalışması nedeniyle üniversitedeki işine son verilmiş, yetmemiş, cinsiyeti üzerinden de saldırıya uğrayıp ismi karalanmış, toplum tarafından anlaşılmayan ve sevilmeyen bir akademisyendir. Son yıllarda, Aydın ve Roman Kahramanlarının İntiharları üzerine bir çalışma sürdürür. Kendini toplumda yalnız ve kıstırılmış hisseden aydınların intiharının yanı sıra, o aydınların birer ürünü olarak gördüğü, dolayısıyla aydın ile doğrudan bağlantısı olduğunu düşündüğü roman kahramanlarının da ölümünü inceler. Toplumun bu kesimini intihara sürükleyen halleri anlamaya çalışır. Vaktinin büyük bir çoğunluğunu ayırdığı bu çalışma nedeniyle, kafasının bir kenarında intihar fikri varlığını oluşturup yavaş yavaş şekillenmeye başlar. 

Yenins ve Layana, Aysel'in varoluşunu kesin olarak anlamlandırmaya kendini zorladığı çetin sorgulama evresinde, aklına sık sık takılan iki karakterdir. Yenins de Layana da gerçek olamayacak kadar sembolik nitelikler taşır. Yenins önyargılardan tamamen uzak, salt sevgi taşıyan, cesur, genç, atılgan, yaşıtlarından farklı yönlere gitmeye korkmayan, kararlı bir "hali" temsil ederken, Layana yalnız kalınca, yalnızlaştırılınca yaşamla başa çıkamayıp kendini öldürerek varoluşunu sonlandırma "halini" temsil eder. Bir bakıma, Yenins Aysel'in kendini çok güçlü ve haklı hissettiği gençliğini, başka bir deyişle umudu; Layana ise artık kendini çok da güçlü hissetmediği, yalnız hissettiği, topluma ettiği hizmetlere karşın toplum tarafından daima karalanması nedeniyle aldığı yaralardan dolayı tekrar insanlara güvenemediği yaşlılığını, başka bir deyişle umutsuzluğu temsil eder. 

Aysel kitap boyunca şöyle bir sorgulamaya kafa yorar; diğerleri ne yapıyorsa onu yapmak, herkes gibi düşünüp herkes gibi yaşamak mı? Yoksa bu düzene hayır diyebilmek mi? Bu bağlamda açıkça görülmektedir ki, Yenins biraz cesaretini toplayıp hayır diyebilmeyi, Layana ise hayır diyecek cesaretin yoksa bu diyarlardan göçüp gideceksin duruşunu temsil eder. Kitap boyunca vicdanı iki karakteri zihninde oynatıp durur. Yenins gibi girişken ve kararlı olmak ve sisli de olsa bir yola doğru gitmek mi? Layana gibi, yükün altından kalkamayıp hayatına son vermek mi? 

Aysel'in romanın güncelinde yaşadığı toplumsal zorbalıklara tanık olan okur da psikolojik olarak karakteriyle birlikte isyan noktasına gelir ve Aysel'in gidişatı nasıl değiştireceğini beklemeye koyulur. Tam bu kadından ne istiyorsunuz yeter artık dediğimiz anda, flashback'ler devreye girer. Romanın başından beri ara sıra Aysel'in aklına esen isimlerle olan geçmişi yavaştan irdelenir. Bakış açısı başka karakterlere geçer, Aysel okura daha derin biçimde tasvir edilir. Az önce toplumun Aysel'e karşı davranışlarına sinirlenen okur, bu anılara kapılıp biraz sakinleşir. Aysel'i içselleştirir. Nasıl yavaş yavaş yalnızlaştığını öğrenir. Kronolojik olmayan zaman kullanımı, dağınık mekanlar, gezici bakış açıları, bilinç akışı gibi, romanı modernist edebiyat türüne sokan öğeler arasında yüzen okur, romanın sonunda, sansüre takılabileceği için net şekilde gösterilmese de, Aysel'in seçtiği yolu öğrenir. Üstü kapalı şekilde Aysel'in Yenins'i seçtiğini, bilinmezliğe doğru yola çıktığını, kendisini tutan tüm bağları artık kopardığını öğreniriz. Kötüleşen fiziksel durumu nedeniyle bu yolda ne denli uzun yürüyebileceğini bilemediğimiz, Aysel için biraz endişelendiğimiz ama Layana'yı seçmediği için sevindiğimiz bir ruh haliyle romanı sonlandırırız. Aysel'den geriye, okura şu notlar kalır:
HER DURUMDA ÖZGÜR KİMLİĞİMİZİ KORUYABİLMEK ANCAK EDİMLE SÖYLENEBİLECEK ŞU İKİ SÖZCÜĞE BAĞLI: YİNELEMEYE HAYIR…

AYNILAŞMAYA HAYIR… AYNILIĞA HAYIR… YİNELEMEYE HAYIR…

6 yorum:

Furkan YETEK dedi ki...

Merhaba, Değerli Blog Arkadaşım; İnsana Davet sitesinde "Blog Keşif Etkinliği ve Önemli Duyuru" başlıklı yazımızda size de yer verdik. Hemde önemli bir duyuru içeriyor... Bakmak isterseniz beklerim...Selam ve Dua ile...

Kitaptan Filme dedi ki...

Çok naziksiniz, teşekkürler. :)
Güle güle gidin gelin.

deeptone dedi ki...

adalet ağaoğlu en sevdiğim yazarlardan. bütün kitaplarını okudum vee en çok da bir düğün gecesi ve işte devamı ölmeye yatmak ve üçüncü kitap hayırı severim. amaa zirve bir düğün gecesiiii :) ah bir de anı kitaplarının hastasıyıım :)

Kitaptan Filme dedi ki...

o üçlemeyi merak ediyorum. hayır'ın modernist özellikleri diğer iki kitapta da var mı ki? ben daha klasik anlatım seviyorum sanırım, ucu açık bırakılınca kıpırdanıyorum.

deeptone dedi ki...

hımm, bir düğün gecesi tek bir günü anlatıyor, sen şimdi böyle deyince bu roman o zaman post modern :)

Kitaptan Filme dedi ki...

modernist aslında, post-modern romanın özelliklerine bir bakacağım :)