28 Haziran 2016 Salı

Kitaptan Filme: Harry Potter and the Goblet of Fire

KİTAP VE FİLM HAKKINDA

Serinin dördüncü kitabı Harry Potter ve Ateş Kadehi, Amerika'da Bloomsbury, İngiltere'de ise Scholastic yayınevi tarafından, bu kez her iki ülkede de aynı tarihte, 8 Temmuz 2000'de yayınlanmıştır. Kitaptan beş sene sonra, 2005 yılında yönetmen Mike Newell tarafından sinemaya uyarlanacaktır. Serinin üçüncü yönetmenidir.

Hikaye her zamanki gibi Dursley'lerde başlar. Yaz tatilinde Dursley'lerde kalan Harry vaftiz babasının azılı bir katil olduğunu her seferinde teyzesine ve eniştesine hatırlatarak ondan bir parça korkmalarını sağlamıştır. Bu yaz öğretmeninden gelen şikayet üzerine Dudley diyete sokulmuş, yemek yiyemediği için aileye hayatı zindan etmektedir. Görüp de canı çekmesin diye evdeki herkes normal yemekler yerine diyet yemekleri yer. Harry de odasında aç bırakılır. Weasley'lerin ve diğer dostlarının ona gizlice gönderdikleri yemeklerle idare eder.

Uçuç tozuyla Dursley'lere gelip Harry'yi alan Weasley'lerle birlikte Dünya Quidditch kupasını izlemeye giderler. Dünyanın diğer şehirlerindeki büyücülerin ne yaptığını bugüne kadar hiç merak etmeyen Harry, Dünya Quidditch kupasında diğer okullardan gelen insanları gördüğünde şaşkınlığa düşmüştür. Burada maçın ardından karanlık işaret kendini gösterecek, ölüm yiyenler ortaya çıkacaktır. Tesadüf o ki, Harry henüz kitabın başında Voldemort'un canlandığı bir rüya görmüş ve yarası çok acımıştır.

Tüm bu kötü işaretlerle birlikte Hogwarts'taki dördüncü senelerine başlayan Harry ve arkadaşları, bir yandan Voldemort'la ilgili karanlık rüyalardan korkmakta, diğer yandan da Hogwarts'ta düzenlenen Üç-Büyücü Turnuvası'na Harry'yi hazırlamaktadır.

Serinin dördüncü kitabının hikayesi özetle böyle, bu kitap hakkında genel bir yorum yapmak gerekirse, bugüne kadarki en karmaşık kurguya sahip. Bir o kadar da fazla sayıda yan karakter var. Yurt dışından gelen okulların öğrencileri, öğretmenleri, bakanlık görevlileri, eski mahkemeler, ölüm yiyenler... Bugüne kadar çocuk kitabı tadında ilerleyen hikaye, bu bölümle birlikte daha komplike bir kurguya dönüşüyor. Zaten sayfa sayısı da daha fazla.

Sayfa sayısı artsa da filmin süresi aşağı yukarı aynı kaldığından, kitabın sinemaya uyarlanması sırasında bazı detayların atlanması artık kaçınılmaz olmuş. Bir önceki bölüm olan Harry Potter ve Azkaban Tutsağı, hatırladığınız gibi Alfonso Cuaron'un elinden çıkmıştı, fazlasıyla serbest bir uyarlamaydı. Onu sevemeyen ben, bu filmi atladığı ayrıntılara rağmen sevdim. Çünkü kitaba genel çerçevede sadık kalınarak bazı karakterler ve detaylar atlanmış. Bu durum beni çok rahatsız etmedi.

Filmin genelinde, kitabın geneline göre daha gotik ve karanlık bir ortam yaratılmış bence. Kötü olmamış, eleştirmiyorum. Voldemort'un ete kemiğe büründüğü bölüme de bu yakışırdı. Yalnızca arada fark olduğunu kesin olarak hissediyorsunuz. Aslında her ne kadar konu karmaşıklaştırılsa da kitap hala bir çocuk kitabı tadında. Olayları 14 yaşındaki Harry'nin gözünden görüyoruz. Diyaloglar basit. Tasvirler daha basit. Filmde bu basit ve çocuksu üslup hissedilmiyor. Artık bir young-adult hikaye izlediğimizi iyiden iyiye hissediyoruz. Filmde ne Ron yeterince şapşal ve komik, ne de Fred ve George muziplik çabasında. Herkes ciddiyetle Üç-Büyücü Turnuvası'na odaklanmış durumda.

Hiç yorum yok: