Amerikalı yazar Margaret Mitchell tarafından yazılan ve 1936 yılında yayınlanan, Pulitzer Ödülü‘ne layık görülen roman. Amerikan İç Savaşı’nı güneylilerin, başka bir deyişle Konfederasyon’un gözünden anlatıyor. 1939 yılında 4 saatlik film ile sinemaya uyarlandı. Hayatınızda izleyebileceğiniz en iyi uyarlamalardan biri. Rhett Butler rolünü, aslına tamamen uygun bir şekilde canlandıran Clark Gable’ı kaçırmamak gerekiyor.
Avukat bir babanın kızı olan Harper Lee, kolej zamanlarında türlü dergilerde ırkçılığa ve haksızlığa karşı yazılar yazıyordu. 1950’li yılların sonunda başladığı bildungsroman kitabını yayınlanabilir hale getirmesi 3,5 senesini alacaktı. Pulitzer Edebiyat Ödülü‘nü alan, ırkçılık temalı bu kitap 1962 yılında sinemaya uyarlandı ve En İyi Uyarlama Senaryo dahil olmak üzere 3 tane Oscar ödülü aldı. Harika bir oyuncu kadrosu ve iyi bir uyarlama.
3. Godfather
İtalyan asıllı Amerikalı yazar Mario Puzo‘nun 1969’da yayınlanan mafya romanı. Kurgusal Corleone ailesinin 1945-1955 yılları arasındaki çöküş ve toparlama evrelerini anlatır. 1972 yılında sinemaya uyarlanan ve 3 filmden oluşan Baba serisinin ilk filmi, bu romandan uyarlandı. Diğer filmler ise senaryo ekibindeki Mario Puzo’nun yönlendirmeleriyle çekildi ve ortaya tutarlı bir iş çıktı. Basit anlatımlı, akıcı ve iddialı bir kurguya sahip romanı okumak da, daha sonra klasikler arasına girecek film serisini izlemek de müthiş keyifli.
Amerikalı yazar F. Scott Fitzgerald‘ın yazdığı, 1925 yılında Charles Scribner’s Sons tarafından yayınlanan kısa bir roman. 20. yüzyıl başları Amerikasındaki sosyal sınıf atlama ortamını temsil eder. F. Scott Fitzgerald, roman aracılığıyla hem yeni hem de eski aristokrasiyi eleştirir. İçki kaçakçılığından kazandığı parayla yükselip zengin olan, kendisine mükemmel bir imaj yaratıp insanları etkileyen Jay Gatsby karakteri anlatılır. Bu kitabın arka planını iyi anlayabilmek için, hakkında okumalar yapabileceğiniz birkaç anahtar kelime: Roaring Twenties, Jazz Age, American Dream, Flapper, Art Deco. Kitap 2013 yılında, Baz Luhrman yönetmenliğinde sinemaya uyarlandı. En İyi Yapım Tasarımı ve En İyi Kostüm Tasarımı ödüllerini alan film son derece iyi bir uyarlama olmuş.
5. Jane Eyre
İngiliz yazar Charlotte Brontë‘ın yazdığı, 1847 yılında Smith, Elder & Co. yayınevi tarafından İngiltere’de, bundan bir sene sonra da Harper & Brothers yayınevi tarafından Amerika’da yayınlanan roman. Orijinal ismi Jane Eyre: An Autobiograpy (Jane Eyre: Bir Otobiyografi). Bu klasik romanın birçok film uyarlaması var. Aralarından bizim seçtiğimiz 2 tanesi şöyle: İlk olarak, Jane Eyre ile Mr. Rochester arasındaki tutkuyu en iyi şekilde yansıtan 2011 yapımı film (IMDB 7,4) ve kitabın bire bir uyarlandığı 2006 yapımı 4 bölümlük mini dizi uyarlaması (IMDB 8,4).
P.D. James‘in yazdığı distopik roman 1992’de İngiltere’de Faber and Faber yayınevi tarafından yayınlanır. Hikaye 2021’de geçer. Kitap 2006 yılında Alfonso Cuarón yönetmenliğinde sinemaya uyarlandı. Theo Faron rolünde Clive Owen, Julian rolünde ise Julianne Moore oynadı. Kitapta olmayan Jasper karakterini de mükemmel bir performansla Michael Caine oynadı. Kitabın bire bir uyarlandığını söyleyemeyiz, zaten Alfonso Cuarón‘un böyle bir derdi yok. Kitaptan daha güzel bir uyarlama olduğunu söylesek yanlış olmaz.
7. Blindness
1998 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Portekizli yazar José Saramago‘nun yazdığı, 1995 yılında yayınlanan roman. Büyülü Gerçekçilik ve distopyanın birleşimiyle ortaya çıkan bu şahane roman, 2008 yılında Fernando Meirelles yönetmenliğinde Brezilya-Kanada ortak yapımı bir de filmle sinemaya uyarlandı. Muhtemelen kitaptan daha fazla duyuldu ve bu popülerliği sonuna kadar hak ediyor. Tertemiz bir iş. Kitabın özünü tamamen korumayı başarmışlar. Filmin çekimi tamamlandığında José Saramago'nun, gözyaşları içinde yönetmene sonuçtan çok memnun kaldığını söylüyor. Yazarı yaşarken uyarlanan ve yazarından da onay alan filmler daha çok dikkat çekiyor. Bu kitabın ve filmin kaçırılmaması gerektiğini söyleyelim.
5 yorum:
Mr. Rochester'in aslında Jane Eyre'i sevmediğini biliyor muydun?
----spoiler----
Çünkü hayvan herif, insan kör de olsa sevdiği kadının sesini tanımaz mı?
----spoiler----
Eheheh ben Rochester'e cok kapildim sanirim, fark etmemisim 😃
Gone With the Wind yaklaşık 800 sayfalık bir kitabı her şeyiyle filme sığdırmayı başarmış bir film, 4 saatle sınırlandırabilmelerini mucize olarak görüyorum :)
bunların arasında godhafter ın hastasıyım yiaa :)
en ikonik film kendisi :) İtalyanlık ne güzel değil mi?
Yorum Gönder