30 Kasım 2016 Çarşamba

Kitaptan Filme: The Great Gatsby


Amerikalı yazar F. Scott Fitzgerald‘ın yazdığı, 1925 yılında Charles Scribner’s Sons tarafından yayınlanan kısa bir roman. Amerikan Rüyası döneminde, soylu ve zengin bir aileye mensup Daisy’yi etkilemek için içki kaçakçılığından kazandığı parayla yükselip zengin olan, kendisine mükemmel bir imaj yaratıp insanları etkileyen Jay Gatsby karakteri anlatılıyor. 

Amerikan edebiyatı için önemli bir eser olduğunu söyleyelim. Sembolik bir anlatımı var. Karakterler ve olayların geçtiği coğrafya, 20. yüzyıl başları Amerikasındaki sosyal sınıf atlama ortamını temsil ediyor.

Örneğin West Egg denen uydurma muhit, kendi çabalarıyla, tüketim toplumunun taleplerini iyi analiz ederek girişim yapmış ve zengin olmuş kişilerin yaşadığı Batı toplumunu temsil ediyor. Bu kişiler gerek yasak olan içki ve uyuşturucu satıcılığıyla, gerekse piyasada talep olan diğer ürünlerin satımıyla zengin oluyor. East Egg ise önceden beri zengin olagelmiş, varlığını nesilden nesle aktarmış toplumu temsil ediyor. Yeni aristokrasi ve eski aristokrasi bu iki bölge ile yansıtılmış. Karakterlerden Daisy ve kocası Tom eski aristokrasiyi temsil ederken, baş kahraman Gatsby ve anlatıcı Nick yeni aristokrasiyi temsil ediyor. Tom’un herkese zengin olma imkanının verilmesini nasıl eleştirdiğini hatırlayın. Kendisinin çok da çaba harcamadan elde edip hatta aldatabildiği DaisyGatsby için ulaşılmaz bir nokta. Kitap eski aristokratların bir adım önde olduğunu okura hissettiriyor.

Bu kitabın arka planını iyi okumak gerekiyor, çünkü bugüne kadar gelmesinin ve Amerika’da müfredatlara sokulmasının nedeni, semboller kullanarak yansıttığı 20. yüzyıl başı Amerikan toplumu. 

F. Scott Fitzgerald, roman aracılığıyla hem yeni hem de eski aristokrasiyi eleştiriyor. Yeni yeni para kazanan kişilerin, görüntüde eski varlıklı kişilerden farksız gibi olsalar da detaylara inildiğinde zevksiz, görmemiş, inceliksiz ve aşırı hırslı olduğunu düşünüyor. Eskiden beri varlıklı olan kişilerin, zevkli, davranış kurallarını bilen, zarif kişiler olduklarını düşünse de onların sahip olduğu çürümüş ahlakı eleştiriyor. Birinci Dünya Savaşı’na katılmış genç jenerasyon, Viktoryen ahlaki görüşlerin ne kadar içi boş ve riyakar olduğunu fark ederek bu görüşlerden sıyrılıyorlar. Ortaya herhangi bir ahlaki duruşu olmayan, başkalarını düşünmeyen bir zengin nesil çıkıyor. Fitzgerald, her iki sınıfa mensup olan kişilerin de sadece kendi zevkleri için yaşadıklarını, zenginlik ve eğlence için çılgın bir arayışta olduklarını tespit edip bu davranışı eleştiriyor. 

Gatsby‘nin malikanesinde düzenlenen çılgın tüketime dayalı renkli ve pırıltılı devasa partileri hatırlayın. F. Scott Fitzgerald tüm bu gösterişli yaşamı, bu yaşamın altında yatan boşluğu ve çürümüşlüğü eleştiriyor. Günümüz toplumu bu kitabı, özellikle başrolünde Leonardo Di Caprio‘nun oynadığı film uyarlaması sayesinde az çok biliyor ama kitabın arka planının çok iyi anlaşıldığı söylenemez. Google’da arattığınızca binlerce “Gatsby temalı parti” sonucuna ulaşabiliyorsunuz, son derece ironik.

Bu kitabın arka planını daha iyi anlayabilmek için, hakkında okumalar yapabileceğiniz birkaç anahtar kelime: Roaring Twenties, Jazz Age, American Dream, Flapper, Art Deco.

Bu kitaptaki zengin olma ve sınıf atlama hırsı temasını Gone With The Wind ve Breakfast at Tiffany’s romanlarında da görebilirsiniz. İkisinin de uyarlama filmleri var. Zenginliğe erişmek, Amerikan edebiyatı için önemli bir tema olsa gerek.

Bu arada ben Özgür Umut Hoşafçı çevirisiyle Mitra Yayınevinden çıkan e-kitabı okudum. Çevirisi fena değildi yalnız düzeltmelerde biraz daha dikkatli olunmalıydı. Yer yer yazım hataları fark ettim. Elbette hata arayarak okumadım, buna rağmen gözüme çarptı. Yurt dışında yaşayan biri olarak istediğim Türkçe kitaba istediğim anda erişmenin tek yolu e-kitap satın almak. E-kitaba karşı düşmanlık besleyenlerle empati kuramıyorum açıkçası. Esere ulaşmanın en pratik yollarından bir tanesi. Keşke yayınevleri daha fazla e-kitap satsa ve erişebildiğimiz kitap sayısı artsa. Şanslıyım ki İngilizce de okuyabiliyorum. Yoksa mevcut koşullarda istediğim kitaba erişmem çok çok küçük bir ihtimal olurdu.

Kitap 2013 yılında, Baz Luhrman yönetmenliğinde sinemaya uyarlanıyor. Gatsby‘yi Leonardo Di Caprio canlandırmış, iyi bir iş çıkarmış bence. En İyi Yapım Tasarımı ve En İyi Kostüm Tasarımı ödüllerini almışlar. 

Gatsby rolüne daha önceleri Ben Affleck düşünülmüş. İyi ki olmamış diyorum, ben Leonardo‘dan başkasını bu role yakıştıramadım açıkçası. Bu arada Leonardo‘nun IMDB kaydına bakarken fark ettim ki aslında az sayıda filmde oynamış, oynadığı filmler genelde senenin en popüler filmleri olmuş. O kadar büyük bir Leonardo hayranı olmasam da filmlerinin büyük bir çoğunluğunu izlediğimi fark ettim. 

Daisy rolü için düşünülen liste bir hayli kabarık. Kimleri düşünmemişler ki? Amanda Seyfried, Rebecca Hall, Rachel McAdams, Keira Knightley, Blake Lively, Abbie Cornish, Michelle Williams, Natalie Portman, Eva Green, Anne Hathaway, Olivia Wilde, Jessica Alba ve Scarlett Johansson. Bence Carey Mulligan iyi bir seçim. Peki, alakasız bir yorum yapmazsam olmaz. Film boyunca kendisini Bennu Yıldırımlar‘a benzeten tek kişi ben miyim? 

Jordan Baker rolünde oynayan güzeller güzeli Elizabeth Debicki‘yi The Man From U.N.C.L.E filminden hatırlayacaksınız. Kendisine yine hayran kaldık. Bu arada flapper, yani o dönemin abartılı giyinmiş ve teknolojiyi (araba, medya araçları, vs) kullanan “modern” kadın görüntüsü bence filmde çok çok iyi yansıtılmış. Bunu özellikle Tom ve Nick‘in katıldığı ev partisinde fark edeceksiniz. O abartılı makyajlar, aşırı renkli dekor karikatüre bir şekilde flapper’ları göstermiş, filmin bu yönüne bayıldım.

Çok başarılı bir uyarlama olduğunu söylemeden geçmeyelim. Hiçbir noktayı kaçırmamışlar neredeyse. Kitabı bire bir uyarlamışlar. Gömlek saçma kısmını izlemek çok keyifliydi, çok güzel yorumlamışlar. Yalnızca sonu biraz hızlı atlanmış. Örneğin Gatsby‘nin babasını görmüyoruz.

1940’ta ölene kadar istediği ilgiyi toplamadığı için yazarın başarısız gördüğü, İkinci Dünya Savaşı sırasında hak ettiği üne kavuşmaya başlayan kitabı henüz okumayanlarınız varsa, mutlaka tavsiye ediyorum.

Not: Yazarın sinemaya uyarlanmış bir başka kitabı olan The Curious Case of Benjamin Button yazısı da ilginizi çekebilir.

İyi okumalar/seyirler.

Hiç yorum yok: