Amerikalı kitap kapağı tasarımcısı Raquel Jaramillo'nun R.J. Palacio takma ismiyle yazdığı, 2012 yılında yayınlanan ilk romanıdır. 2017 yılında kendisi de bir yazar olan Amerikalı Stephen Chbosky yönetmenliğinde sinemaya uyarlanır.
Treacher Collins sendromlu 10 yaşındaki August 'Auggie' karakterinin okuldaki ilk senesini konu alır. Doğduğu günden beri 27 ameliyat geçiren Auggie dikkatli bir bakıma ihtiyaç duyduğu için 10 yaşına kadar okula gönderilmez, evde eğitim alır. Koruma kalkanını biraz gevşetip insanlarla kaynaşmasını isteyen annesinin girişimleriyle beşinci sınıftan itibaren başlamak üzere Beecher Prep okuluna yazdırılır. Yüzünü gören insanların ona verdiği tepkiler nedeniyle insanların içinde kendisini kötü hisseden Auggie için zor bir sene olacaktır. Okul açılmadan kısa bir süre önce okul müdürü Mr. Tushman ile tanışır. İlk izlenimi iyi giderken ona okulu gezdirmesi için çağrılan Charlotte, Jack ve Julian ile tanışır. Çocukların onu ilk gördüklerinde yüzlerinde oluşan tepki onu mutsuz eder. Julian'ın alaycı ve saldırgan tavırları da üstüne eklenir. Jack'in dostça tavrı sayesinde ilk karşılaşmalarında Julian ile başa çıkmayı başarır. Bu ilk deneyimden aldığı cesaretle okula başlamayı kabul eder. Bir sene boyunca iyi ve kötü olaylarla karşılaşır.
R.J. Palacio, gerçekte başına gelen bir olaydan esinlenerek bu romanı yazar. küçük oğullarıyla bir gün dondurma sırasında beklerken yüzü deforme olmuş bir kız çocuğunu gören oğlunun tuhaf bir tepki vereceğini düşünerek panikler ve oradan kaçarcasına ayrılır. Çocuk ve ailesini kırmamak için sergilediği bu tavrın onlar için aslında daha kırıcı olduğunu fark eder. Bunun üzerine August karakterini yaratarak deneyimini bir romana dönüştürmeye karar verir. Hatta kendi yaşadığı deneyim romanın bir kısmında yer alacaktır. Yazar son derece iyimser bir bakış açısına sahiptir. Bu yaştaki çocukların dünyasında herkese karşı biraz daha nazik ve saygılı olmanın tüm sorunları ortadan kaldıracağına ve büyük bir fark yaratacağına inanır.
"Farklı" olanlara karşı, çocukların kendi aralarında verdikleri acımasız tepkilerin yanı sıra, yetişkinlerin bilinçli olarak verdikleri kötü tepkiler de romanda vardır. Örneğin, Julian'ın ailesi okul müdürüne mektup yazarak okullarının özel ihtiyaçları olan çocuklara uygun olmadığını, sene başında Julian'a verilen August'la arkadaş olma görevinin Julian'ın omuzlarında büyük bir yük olduğunu, August'u bu okulda görmek istemediklerini söyler. August, bu gibi saldırgan tavırların yanında, tam olarak saldırgan olmayan ancak rahatsız edici başka tavırlarla da sürekli karşılaşır. Toplu etkinliklerde çocuklarını izlemeye gelen yetişkinler doğrudan August'un yüzüne bakarak onun kötü hissetmesine neden olurlar. Zekası, derslerindeki başarısı, esprili yapısı ve rahat tavırlarıyla Jack ve Summer'la kısa sürede dostluk kuran August tüm bu olumsuzlukları ailesinin desteği, arkadaşlarının sevgisi ve öğretmenlerinin denetimi aracılığıyla bir şekilde atlatmayı başarır.
Kitap August'un bakış açısıyla başlar, daha sonra tek tek tüm kilit çocuk karakterlerin bakış açısıyla devam eder. Örneğin, bir bölümde Jack'in gözünden anlatılmaya başlanır. Cadılar Bayramı'ndan sonra August'un kendisine neden kötü davrandığını anlayamadığını, Summer'ın verdiği tüyo ile sebebini anladığında kendisini nasıl kötü hissettiğini, August'tan özür dilediğini ve tekrar arkadaş olduğunu onun gözünden okuruz. Arkasından Julian'a "August'un yüzüyle doğsaydım kendimi öldürürdüm." diyen Jack'in aslında bunu hiç kastetmediğini, August'u komik, akıllı, yardımsever bulduğu için gerçekten sevdiğini, sınıfta 20 kişi arasından seçmesi gerekse yine August'u en yakın arkadaş olarak seçeceğini kendi ağzından söyler. Aynı şekilde ailesi sürekli olarak küçük kardeşiyle ilgilendiği için yalnız başına idare etmeye alışan Via'nın yaşadıklarını da onun gözünden öğreniriz. Kısacası hikaye, hem August olmayı hem de August'un en yakın arkadaşı, kardeşi, vs. olmayı anlatır. Bu August'un olduğu kadar, August'un yakınındaki kişilerin de hikayesidir. Yalnızca August'un toplumla nasıl başa çıkacağını değil, toplumun August'a nasıl davranacağını da ele aldığı için son derece cesur bir yol seçer. Nezaketin ve saygının, toplumdaki tüm bireyler için hayatı daha kolay hale getireceği sonucuna varır.
Kitabı yayınlandığında küçük bir okur kitlesi edineceğini sanan R.J. Palacio, bu kadar büyük bir ilgiyle karşılaşınca büyük bir şaşkınlık yaşayacaktır. Romanı 2017 yılında aynı isimle çıkan filme uyarlanma aşamasındayken tüm süreçlerde işin içinde yer alır. Yarattığı eserin uyarlanırken değiştirileceğinden veya saptırılacağından tedirgindir başlarda. Hikayeyi çok seven ve özünü korumaya çalışan prodüktörler, yönetmen koltuğuna bir yazar olan Stephen Chbosky'yi oturttuklarında rahat bir nefes alacaktır. İkisi zaman zaman sadece yazarların takılacağı çok küçük detaylar hakkında uzun uzun fikir alışverişleri yaparlar. Sonuç olarak ortaya çıkan iş, R.J. Palacio'nun içine sinecektir. August'un yüzü romanda filmdekinden daha kötü bir durumda tasvir edilir, Palacio yine de makyaj ekibi tarafından tasarlanan, yapımı 1,5 saat süren August makyajından memnun kalır. Mr. Tushman, karakteri yaratırken tam olarak hayal ettiği kişidir. Julia Roberts seçimi onu çok şaşırtır, canlandırdığı karakteri çok beğenir, yerinde kullandığı mimikleri sayesinde filmin kilit karakterinin Julia Roberts olduğunu düşünür.
August karakterini, geçtiğimiz yıllarda Room filmiyle ses getiren küçük oyuncu Jacob Tremblay canlandırır. Kariyerindeki ikinci uyarlama filmde oynar. Rolüne hazırlanırken, ailesiyle birlikte Children's Craniofacial Association'a giderek Treacher Collins sendromlu çocuklarla tanışarak onlarla arkadaşlık eder. Bu deneyiminin de yardımıyla şaşırtıcı derecede iyi bir performans sergiler. Tıpkı canlandırdığı Auggie karakteri gibi, kendisi de bir Star Wars hayranıdır. Via karakterini oynayan Izabela Vidovic, Jack karakterini oynayan Noah Jupe yine göz doldurucu performanslar sergileyen diğer çocuk oyunculardır.
Kitap aslına uygun bir uyarlama olmakla birlikte, hikayeyi keyifli yapan August'un, Jack'in eğlenceli bakış açılarını ve Nate'in esprilerini tam yansıtmadığı için daha çok kitabın bir fragmanı gibidir. Romandaki olaylar doğru sıralamayla aslına uygun aktarılır. Tam olarak kitapla aynı noktalarda ağlatır. Fakat karakterlerin kafasından geçenleri görememek bir tür boşluk hissi yaratır. Kitabı başarılı yapan tüm o eğlenceli üsluplar, bakış açısı oyunları filmde yitip gitmiştir sanki.
Kitap ve film arasındaki bazı farklar şöyledir:
- Julian, August'a okulu gezdirirken yüzüne ne olduğunu sorar. Filmde bu yoktur.
- Kitapta aile Mr. Tushman'in ismiyle çok dalga geçer, filmde bu kısımlar yoktur.
- August Miranda'nın ona hediye ettiği kaskı 2 sene boyunca takar ancak okula başladığında onu çoktan kaybetmiştir. Hatta insanların ona bakışından rahatsız olduğu için ilk günlerde kaskını çok arar. Filmde okula sürekli kaskla gidip gelir.
- Kitapta tüm çocuklar ilk olarak sınıf öğretmenlerinin dersinde tanışırlar, daha sonra ilk olarak İngilizce öğretmenleri Mr. Browne'ın dersine girerler. Film doğrudan Mr. Browne ile başlar.
- Kitapta Summer'la kantinde tanışırlar, aynı sınıfta değiller. Filmde aynı sınıftalardır.
- Kitapta kantindeyken ilk olarak yanına Summer gelip oturur, filmde Jack gelir.
- Kitapta Jack, kardeşi Jamie küçükken bakıcılarıyla gittikleri dondurmacıda August'u gördüklerini, kardeşinin ondan çok korktuğunu, bakıcısının da küçük çocukların vereceği tepkinin karşı tarafı kırmasından korktuğu için ne yapacağını bilmeden oradan kaçtığını anlatır. Filmde bu olay, Jack ve annesinin başından geçmiş gibi anlatılır. Jamie ve bakıcı yoktur.
- Kitapta Justin ve August, ebeveynleri evde yokken tanışırlar. Via Justin'e öncesinde August'tan bahseder. Filmde eve geldikleri bir gün tesadüfen tanışırlar ve yüzünü görünce şaşırır.
- Kitapta Justin ve Via'nın ailesi bir restoranda tanışırlar. Filmde Via'nın annesi ve Justin, Justin'in eve geldiği gün ayak üstü tanışırlar.
- Filmde bazı kısımlar aşırı hızlı geçilir. Örneğin kayak yapmaktan bahseden popüler çocuk grubunun arasındaki Jack'in aslında gruptaki bir çocuğun kayağını alarak modifiye ettiği, kayağın çocuğa ait olduğunu öğrendiğinde yüzünün düştüğü filmde çok hızlı anlatılır.
- Kitapta Daisy'nin evden götürüldüğü gün bir daha geri dönmeyeceği söylenir ve çocuklar onunla vedalaşırlar. Filmde vedalaşma kısmı yoktur.
- Kitapta Auggie, ağlayan babasını gördüğünde belki de yalnız kalmak istediğini düşünerek yanına gitmez.
- Daisy'yi nasıl buldukları filmde anlatılmaz.
- Kitapta Miranda, prova sırasında Justin'e eskiden Via'yla en iyi arkadaş olduklarını söyler. Filmde bu yoktur.
- Kitapta Julian'ın ailesi çağırılır, okul yönetimi Julian'ın August'un dolabına bıraktığı notları August'a baskı yaparak alır ve ailesine şikayet eder. Kitapta August ve Jack bunlardan kimseye bahsetmez.
- Kitapta Julian yakalanmadığı gibi, özür de dilemez. Filmde yaptığı tacizlerin cezası olarak 2 günlüğüne okuldan uzaklaştırılır ve bu nedenle doğa kampına gidemez. Kitapta böyle bir şey yoktur.
- Filmde Julian'ın ailesi, okul yönetiminin tavrı karşısında Julian'ı bir dahaki dönem başka bir okula göndereceklerini söylerler, Julian bunu büyük bir üzüntüyle karşılar ve müdürün odasından çıkarken ağlamaklı bir şekilde özür diler. Kitapta Julian asla bu kadar insancıllaştırılmaz. Filmle kitabın en çok ayrıldığı nokta bu kısımdır.
- Kitapta Summer, popüler kızlardan oluşan grup tarafından partiye davet edilir ve isterse August'u bırakıp kendileriyle takılabileceklerini teklif ederler. Oradan kaçarak Auggie'yi seçer. Filmde bu yoktur.
- Kitapta doğa kampına gittiklerinde, gece açık hava sineması sırasında tuvalete gitmek için ormanın derinliklerine dalarlar. Yedinci sınıfların saldırısına uğradıklarında gece ve etraf çok karanlıktır. Filmde her şey gündüz gerçekleşir.
- Kitapta Auggie, kovalamaca sırasında işitme cihazını düşürür, filmde bu yoktur.
- Auggie'ye yapılan saldırı kitapta bir dönüm noktası olarak anlatılır. Kavga aileye bildirilir, okul yönetimi bu işi çok ciddiye alarak saldıran çocukları bulmaya çalışır. Onu kavgada koruyan çocukların hikayeyi tüm okula yayıp Auggie'yi bir kahraman gibi göstermeleri sayesinde herkes onu kabullenir ve iyi davranışlar görmeye başlar. Filmde bu kısım çok hızlı geçilir, bunların hiçbiri anlatılmaz.
- Kitapta Nate kaskı attığını söyler. Filmde sakladığını söyler.
Roman büyük bir tanınırlık kazandıktan sonra R.J. Palacio, 365 Days of Wonder ve Auggie & Me romanlarıyla hikayeye devam eder. Bunların ilkinde, Mr. Browne'ın precept'leri, ikincisinde de ilk gününde August'la arkadaşlık etmeleri istenen Jack, Charlotte ve Julian'ın bakış açılarından hikaye anlatılmıştır.
IMDB'den yüksek puan alan filmin tek başına asla yeterli olmadığını, hikayenin gerçeğini bir de kitaptan okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Bu sevimli hikayeyi, Pegasus Yayınlarından çıkan Berna Sirman çevirisiyle bir solukta okuyabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder