20 Ağustos 2016 Cumartesi

Kitaptan Diziye: A Country Doctor's Notebook


Kiev Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olan Rus yazar Mikhail Bulgakov'un 1920'lerde kendi ilk doktorluk deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı ve tıbbi ortamlarda yayınlanan birkaç hikayesi, daha sonra derlenerek kitaplaştırılır. 

İlk kez 1975 yılında Michael Glenny tarafından İngilizceye çevrilen A Country Doctor's Notebook, Türkiye'de iki farklı isimle yayınlanmıştır. İlk olarak Haluk Erdemol çevirisiyle Bir Köy Doktorundan Öyküler adı altında Notos'tan, daha sonra Ergin Altay çevirisiyle Genç Bir Köy Hekimi adı altında Can Yayınları'ndan çıkacaktır.

Ben doğrudan İngilizcesini okudum, dolayısıyla çeviriler hakkında yorum yapamayacağım. Ama günün birinde iki çeviriye de göz gezdirmek isterdim. Üslubun nasıl yansıtıldığını merak ediyorum. Bence çok açık değil ama inceden inceye komik bir üslup vardı, bunun nasıl yansıtıldığını görmek isterim.

Şunu söylemek gerekiyor ki, ben dahil birçok kişi bu şaheseri Daniel Radcliffe'in popülerliği sayesinde sonradan keşfetti. 2012-2013 yıllarında A Young Doctor's Notebook adıyla 2 serilik bir mini dizi olarak yayınlandı. Söz konusu doktoru, yani genç Vladimir Bomgard karakterini Daniel Radcliffe, olgun doktoru ise Jon Hamm canlandırıyordu.

Popüler bir oyuncu kadrosu olduğu doğru, ancak dizinin ilgi çekici özellikleri bununla sınırlı değil. Bence kitap kadar dizi de gayet başarılı, hakkını vermek gerekiyor. Prodüktör, senaryo yazarları, sahne ve kostüm tasarımcıları... Herkes işini titiz bir şekilde yapmış.

Hem Daniel Radcliffe (HP) hem de Jon Hamm (Mad Men), Mikhail Bulgakov seven iki oyuncu. Dolayısıyla iki oyuncunun seçilmiş olması mükemmel bir karar. Severek oynadıklarından mıdır nedir, ortaya çıkardıkları işe ellerinin lezzeti daha bir sinmiş gibi.

Sahnelerin tasarımı ve dekor son derece başarılı. Olay 1917 ve 1934 olmak üzere iki farklı zamanda geçiyor. Bu zamanların ambiyansı, kıyafetler ve tavırlarla güzel yansıtılmış. İngiliz aksanı da bu dekorun üzerine cuk oturmuş.

Bir Rus klasiğini İngiliz İngilizcesiyle yorumlamışlar, bunu başta garipsiyorsunuz elbette. Ama bunun garip olduğunun farkındalar ve dizinin başından itibaren adeta "bu bir Rus klasiği aslında, siz İngiliz aksanını Rusça gibi duyuverin" diyorlar. Kiril alfabesine benzetilerek yazılan İngilizce kelimeler size dizinin bu genel atmosferi hakkında en baştan fikir veriyor, dolayısıyla çok takılmamakta, dizi ekibinin bulduğu bu tatlı çözümü kabullenip izlemeye devam etmekte fayda var.

Senaryo yazarlarına bu eseri diziye uyarlarken çok fazla iş düşmüş. Dizide benim en çok dikkatimi çeken şey ve bence dizinin en çok göze çarpan başarısı, kullanılan anlatım tekniği oldu. 

Dizide, yukarıda da bahsettiğimiz gibi 2 zaman var: Bunlardan biri hikayenin şimdiki zamanı, yani 1934 yılı. Doktor Bomgard, kendisinin mesleğe ilk başladığı 1917 yılında yazmış olduğu anılarını okuyarak genç Doktor Bomgard ile yüzleşiyor. Dizi, Doktor Bomgard'ın genç ve olgun versiyonlarını aynı sahneye sokarak izleyiciye bu kendisiyle yüzleşme hissini somut bir şekilde yaşatıyor. Sahnenin birinde olgun doktor, kendi gençliğine bakıp "Geçmişi değiştiremezsin" diyor. Geçmişteki halinin yaptığı salaklıkları değiştiremeyeceğini bilse de, onun yanına gidip onu eleştiriyor, zaman zaman onunla dalga geçiyor, bazen de onu affettiğini söylüyor.

Bu dahiyane anlatım tekniği sayesinde birbirinden keyifli sahneler çıkmış ortaya. Bu nedenle dizi, en az kitap kadar takip edilmeye değer bence. Zaten tadına varmaya başladığınız anda ilk sezon bitiyor. Bir mini dizi, toplam 2 sezon, her sezonda 4 bölüm var ve bölümler 20 dakikalık.

DEMYAN LUKICH - THE FELDSHER 

Genç doktor Bomgard'dan sonra hastanedeki en yetkili ve bilgili kişi olan Feldsher, Suits dizisini seyretmiş olan kişileri çok mutlu edecek bir oyuncu tarafından canlandırılıyor: Adam Godley. Suits'te Nigel Nesbitt karakterine doyamayanların A Young Doctor's Notebook'ta The Feldsher'ı izlemeleri şiddetle tavsiyedir. Nigel Nesbitt'e benzer bir karakter Feldsher karakteri. Nigel'ın takıntılı çamur banyosu sevgisi, kedi düşkünlüğü, zerafeti ile Feldsher'in atlas okuma merakı, şarap ve turşu sevgisi birbirine paralel. İkisi de tipik İngiliz komedisi karakterleri.

İNGİLİZ KARA KOMEDİSİ

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, bu dizi komik olmayan bir Rus hikayesinden uyarlandı. Uyarlama esnasında eserin türüyle oynanmış. Kitaptan birebir alınan birçok sahneye komedi öğeleri ve İngilizlik eklenmiş.

Kendi adıma, İngilizliği izlemek son derece keyifli fakat kara mizah... İğrenç sahneleri aşırı uzatarak ve karakterlerin başına aptalca şeyler getirerek yapılan komedi bana göre değil. Bu dizide çok fazla göreceksiniz bunu. 

Örneğin bacak kesme ameliyatı. Kitapta keskin bir bıçakla yapılıp hemen biten bu ameliyat dizide kör bir testereyle yapılıyor ve tahmin edeceğiniz gibi bol kanlı, uzun bir sahne çıkıyor ortaya. Aynı şekilde bebeğin gözündeki iltihap kitapta müdahalesiz geçerken, dizide patlayıp doktorun suratına geliyor. Dizinin her anı bu tip iğrenç sahnelerle dolu aslında. Bilemiyorum, sahneler bu kadar iğrenç olmasaydı dizi yine de başarılı olur muydu? Yoksa bu diziyi başarılı yapan şey kara komedi öğeleri mi? 

KİTAP DİZİ KARŞILAŞTIRMASI

Dizi toplam iki sezondan oluşuyor. Bunlardan birincisi kitapla birebir aynı hikayelere ve hatta benzer diyaloglara sahip. Karakterler, hatta hikayelerin özneleri dizide değiştirilmiş ancak yaşanan vakalar son derece iyi uyarlanmış diziye.

İkinci sezon ise kitaptan tamamen bağımsız. Fazladan bir güzel kadın karakter eklenmiş örneğin, bir kadın fazladan öldürülmüş dizide. Biraz daha reytinglere oynanmış gibi bir his bırakıyor. Farklara tek tek örnek vermek gerekirse:

- Dizide doktorun kendisi morfin bağımlısı. Bu bağımlılığın kendisini soktuğu acınası, bazen gülünç durumları izliyoruz. Kitapta ise böyle bir şey yok. Morfin diye ayrı bir hikaye var. Burada doktorun üniversiteden bir arkadaşı morfin bağımlısı olup yaşadıklarını bir günlüğe aktarıyor. Doktor bu günlüğü okuyor, hepsi bu. Dizi versiyonu çok daha can alıcı olmuş. Zira aslında Mikhail Bulgakov gerçekten de yaklaşık bir sene boyunca kendisine morfin enjekte ederek bu bağımlılığı yaşıyor. Kitapta bir arkadaş üzerinden anlatılan bu deneyimler, dizide otobiyografik öğeye dönüştürülerek aktarılmış, son derece başarılı olmuş.

- Dizide genç doktor, ebe Pelageya ile aşk yaşıyor. Sonunda Pelageya ölüyor ve genç doktor içinde bulunduğu bağımlılık hali nedeniyle o kadar çok kendine odaklanmış halde ki kadının ölümünden hiç mi hiç etkilenmiyor. Yıllar sonra olgun doktor karakteri eskiden çalıştığı bu kasabaya geri dönüp Pelageya'nın mezarını ziyaret ediyor ve ona hak ettiği değeri vermediği için pişman olduğunu gösterip özür diliyor. Kitapta ise böyle bir aşk hikayesi yok. Morfin hikayesindeki karakter Anna isimli hastane çalışanıyla aşk yaşıyor, hepsi bu. Belki bu da yazarın gerçekten yaşamış olduğu ve "bir arkadaş" üzerinden anlattığı bir aşk hikayesidir. 

- Leopold Leopoldovic. Genç doktor hastaneye atanmadan önce hastanede çalışan tecrübeli ve etkileyici doktor. Kitapta dizideki kadar sık geçmiyor adı. Dizide ise tamamen karikatürize edilmiş ve bence çok yerinde kullanılmış. Diziyle ilgili en çok aklımda kalacak sahneler onun portresine bakarak gerçekleşen diyaloglar olacak.

Özetle dizide, kitapta okumuş olduğunuz vakaların birçoğunu görebileceksiniz ancak çoğu karakteri değişmiş bulacaksınız. Dizinin kendine özgü bir işleme tarzı var, ana hikayeleri olduğu gibi bırakıp geri kalan her şeyle oynamışlar. Değiştirilmiş halinden de zevk alacağınızı iddia ediyorum. 

Ben önce dizi sonra kitap sıralamasıyla gittim. Size tam tersini yapmanızı öneririm.

Hiç yorum yok: