The Austere Academy'nin gri ortamıyla çöken kasvet, bu bölümde hikayeye dahil olan karakterler ve mekanlar sayesinde biraz dağılır. Baudelaire yetimlerinin yeni varisleri, aşırı zengin Squalor'lar hikayenin akışını, son ana kadar kendini belli etmeyen yeni bir antagonistle birlikte biraz değiştirecektir.
Prufrock'taki kötü deneyimlerinden sonra Mr. Poe tarafından okuldan alınan Baudelaire yetimleri bu kez annelerinin eski bir dostu olan Jerome Squalor ve ülkenin en önemli altıncı mali müşaviri Esmé Squalor'a evlatlık verilir. İyi kalpli ve nazik Jerome, aslında yangını duyduğu andan itibaren yetimleri evine almak ister, ancak moda olan ve moda olmayan şeyler konusunda aşırı takıntılı olan tarz sahibi karısı Esmé o zamanlar yetimler moda olmadığı için onu engeller. Artık yetim evlat edinmek modadır, Baudelaire'ler yanan evlerinin yakınındaki Dark Avenue 667'ye getirilirler, asansörler ve ışık demode olduğu için merdivenlerle karanlıkta onlarca kat çıkarak yeni varislerinin çatı katındaki 71 odalı devasa evine ulaşırlar. Mr. Poe, yetimlerin Olaf tarafından kaçırılan dostları Quagmire'leri helikopterle aramaya gideceğini temin ettikten sonra içleri biraz rahatlayan Baudelaire'ler, Jerome'nin dost canlısı ve nazik tavırları karşısında talihlerinin dönmeye başladığını düşünürler. Ancak yeni hayatlarında, sadece moda olan şeylere ilgi duyan ve kendileriyle gerçekte pek ilgilenmeyen Esmé, hiçbir mekanik alet ve bilgilendirici kitap içermeyen korkutucu derecede büyük boş ev, Jerome'un Esmé'yle tartışmaktan kaçınmak için sürekli olarak her şeyi kabul etmesi gibi şeyler nedeniyle bir yandan tedirginlerdir de. Esmé'nin artık Quagmire yetimlerinden bahsederek kafa şişirmesinler diye yetimlere hediye ettiği/giymelerini empoze ettiği, çok trend olan, üzerlerine bol gelen çizgili takım elbiseleri giyip salona gelen yetimlerin talihi bu noktadan sonra yine kötüye gider. Olaf, bu kez müzayedeci Gunther kılığıyla yetimlerin karşısına çıkar. Olaf'ın Mr. Poe'nun temin ettiği gibi en kısa sürede yakalanmayacağını anlayan yetimler, Quagmire'leri bulmak için ipuçlarının peşine düşerler. Binalarındaki bir asansör kapısının sahte olduğunu, içinde düzenek bulunmadığını keşfederler. Quagmire üçüzlerinin burada olduğunu düşünürler ve emin olmak için kıyafetleri şeytan düğümüyle birbirine bağlayıp yere inerler. Quagmire yetimleri gerçekten de orada, bir kafesin içinde tutulur. Onları kurtaracak bir düzenek getirmek üzere tekrar yukarı tırmanan yetimler, düzeneği bulup geri indiklerinde Quagmire'ların gittiğini fark ederler. Tekrar yukarı çıktıklarında sabah olmuştur, Jerome çoktan müzayede yerine doğru yola çıkmıştır. Evde sadece Esmé kalmıştır. Yetimlere güven verip Olaf hakkında topladıkları ipuçlarını anlattırdıktan sonra Olaf'ı aramaya çıkıyormuş gibi yapıp yetimleri asansörden aşağı iter. Tam ortaya konan ağa takılıp düşmeyen yetimler, burada Esmé'nin başından beri Olaf'la birlikte olduğunu, Olaf'ın eski oyunculuk hocası olduğunu, Esmé'nin ona hayran olduğunu, Beatrice zamanında kendisinden çaldığı için onun da Beatrice'ten çalmak istediğini öğrenirler. Korku ve hayal kırıklığı içindeki yetimler asansör boşluğunun ortasında ağlara takılı kalmışken, bir yandan arkadaşları müzayede yerine doğru satılmak üzere götürülmektedir. Onları kurtarmak için acilen bir plan yapıp kurtulmaları gerekir. Sunny, keskin dişleriyle yukarı tırmanıp birleştirdikleri kumaşları aşağı getirir, yetimler kumaş yardımıyla aşağı iner, gizli geçitten geçerek küllerle kaplı, gizeminin okura açıkça söylenmediği, aslında yetimlerin yanan evleri olan bir yere çıkarlar. Buradan müzayede salonuna gidip 50 numaralı parça olan V.F.D, yani Quagmire'ları içeren kutuyu satın almak için Mr. Squalor'dan yardım alırlar. Yufka yürekli Squalor belirli bir noktaya kadar teklif verip sonra pes eder, bu noktada Sunny devreye girip bir önceki kitapta sekreterlik yaparak kazandığı maaşla en yüksek teklifi verir ve kutuyu satın alır. Yetimler kutuyu açtıklarında içinde kırmızı bir sazan olduğunu, kandırıldıklarını anlarlar. Kont Olaf'ın foyası ortaya çıkar, Esmé'nin de onunla birlikte olduğunu herkes öğrenir. Aldatılıp terk edilen Jerome, onları koruyacağını söyleyerek çocuklara kendisiyle gelmelerini teklif eder, ancak üçüz dostlarını bulmak isteyen yetimler bu teklifi kabul etmez, tek başlarına tekrar dikenli bir yola koyulurlar.
Baudelaire yetimleri hikayenin başından beri edindikleri tek gerçek dostlar olan Quagmire'lara bu bölümde de kavuşamazlar. Üstüne üstlük hikayeye bir de Esmé dahil olur. Kont Olaf'ın ekibi iyice güçlenir. Baudelaire'ler Jerome ile yine hayal kırıklığına uğrarlar.
Bu bölümde Sunny, Baudelaire kardeşlerin en yırtığı ve cesuru olacağının sinyallerini verir. Öncelikle ilk kez bu kitapta bu kadar çok anlamlı kelime söyler; akrofil, Hansel Gratel, No, Sunny, Geronimo, Up... Yerinde verdiği tek kelimelik tepkileriyle tatlılık abidesi olduğu yetmezmiş gibi, bir de 4 keskin dişini kullanarak kardeşlerini zor durumlardan kurtarır, müzayedelerde en yüksek teklifleri verir.
TSD genel olarak atasözü esprilerinin uzun uzadıya açıklandığı, pek de akıcı olmayan bir komedi üslubuna sahiptir. Okura durumun vahameti uzun paragraflarla anlatılır. Siz komikliğe güldükten 5 dakika sonra hala gülünçlüklerin açıklaması devam etmektedir. Dizide bu durum iyice sündürülür. Azıcık komik olan her şey Neil Patrick Harris'in dilinde sakız gibi uzar da uzar. Ortaya absürd gotik komedi gibi ilginç bir iş çıkar. Örneğin, müzayedenin tüm gelirinin Esmé'ye gideceğini duyan Kont Olaf tüm ciddiyetini ve kötülüğünü bir kenara bırakıp küçük bir komisyon kopartmak için onunla pazarlığa başlar. V.F.D kutusunu almak için teklif verme sahnesi, 8 kişinin aynı anda teklif verdiği kaotik bir absürde dönüşür. Kitabın zaten yavaş olan komedi yanı dizide iyice yavaşlatılarak kendine özgü bir komedi dili yaratılmaya çalışılır. Çoğu insanı güldürmeyen bu komedi anlayışı, Harris ve diğer oyuncuların kılıktan kılığa ve karakterden karaktere bürünürken ortaya çıkardığı keyifli performansları pek gölgelemez neyse ki.
Kitapla Film Arasındaki Farklar
Kitapta Klaus Olaf'ın Gunther kılığında evlerine geldiğini gördükten sonra asansörün sırrını çözer. Dizide ise henüz ilk sahnede bir asansör fazla olduğunu keşfedip seyircinin dikkatini asansöre çeker. Dizi bu bakımdan kitaptan daha aceleci davranır aslında. Sunny'nin yürümesi, Jacques Snicket'in ortaya çıkması gibi olaylar kitaptan daha önce hikayeye dahil edilir.
Sunny kitaptaki gibi anlamlı kelimeler söylemese de yine çok sevimli ve akıllı tepkiler verir. Bu aralar çok moda olan sulu martini lafı geçtiğinde, benimki duble olsun der.
Dizide Olaf Gunther kılığıyla eve geldiğinde, Baudelaire'lerle bire bir diyaloğa girer. Üçüzlerin yakında olduğunu ima eder. Eğer kendisini hapse gönderirlerse üçüzlerin yerini öğrenemeyeceklerini söyleyerek yetimleri tehdit eder. Kitapta karşılıklı diyaloga girmezler. Dizi burada yine Olaf'ı karikatürize etme çabasına girer.
Kitapta Baudelaire'ler Olaf'ın evde veya binada gizlendiğini düşünerek her yeri didik didik ararlar. Dizide ise Olaf'ın Quagmire'ları sakladığını düşünerek onları her yerde ararlar.
Dizide hep birlikte limuzine binip trend olduğunu söyledikleri bir restorana giderler. Gittikleri restoran Olaf'ın yardımcılarının işlettiği bir yerdir. Esmé içeri girdiğinde buranın trend olmadığını anlayıp apar topar çıkar. Trend olan Salmonella'ya giderler. Burada gizli teşkilat üyeleri Larry, Snicket, Olivia, Mr. ve Mrs. Poe devreye girer, sağlam bir kaos ve gürültü kopar. Tıpkı sondaki açık artırma sahnesi gibi, kitaptakine göre epey abartılmış absürd bir sahnedir.
Kitapta çocuklar kıyafetleri birbirine bağlayıp asansörden aşağı inerken, dizide sepet ve kumaştan yaptıkları balon düzeneğiyle yumuşak bir iniş yaparlar ve kumaşa tuttukları ısı sayesinde geri yukarı havalanırlar.
Kitapta yetimler asansördeki tırmanış ve iniş eylemlerini kronolojik yaşarken, dizide asansörden düştükleri ana ilk başta flashforward yapılır. Kitapta Snicket aksiyonları durdurup geleceğe yönelik talihsiz spoiler verir, dizi de kendi imkanlarıyla böyle şık bir spoiler vermiştir.
Dizide Quagmire üçüzleri bir kitaptan bahseder, aradıkları tüm soruların yanıtlarını içerdiğini söylerler. Kitapta ise Duncan'ın gazetecilik merakı sayesinde tuttukları notları içeren defter tüm bilgileri içerir.
Dizide dürbün, Larry, Olivia, Jacques Snicket, Mrs. Poe varken kitapta bunların hiçbiri yoktur.
Dizide Jacques Olivia'ya olayları anlatır, biz de tüm bu kavganın Beatrice'in Esmé'ye ait olan şeker kasesini almasından kaynaklandığını öğreniriz. Kitapta bununla ilgili bir ipucu yer almaz.
Dizide gizli geçitten çıktıklarında yanan evlerinde olduklarını görürler. Kitapta ise bu üstü kapalı şekilde verilir. Tahmin etmesi okura bırakılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder